Atalet nedir?

Ana Sayfa
Eğitimde Ödüllendirme
Ödüllendirme Yönergesi
Veli Kitabı
Sürekli Sergi Salonu
Sanat,Tarih,Fen Koridorları
Eğitimde Kalite Ödülü
Sabah İçtiması İçin
Eğitim Reformu Girişimi-ERG
MEB-Projeler Kordinasyon Merkezi
Eğitimsiz
Başarı Haberleri
Pembe Kart
İletişim
Ziyaretçi defteri
Faydalı Siteler
Pratik Bilgiler
Linux
Fikriniz Var mı?

Çalışan başarır
arifan

SABAH İÇTİMASI DAHA GÜZEL OLAMAZ MI?

Sabah içtimasını öğrencilere sordum.İşte aldığım cevaplar:

-Çok sıkıcı.

-Berbat.

-Yine mi?

-Offff...



Üç İhtiyar Misafir


Bir kadın, kapıdan dışarı çıktığında, bembeyaz sakallı üç ihtiyarın kendi evinin önünde oturduklarını görür.

'Ben sizi hiç tanımıyorum, der...
Ama aç ve susuz olmalısınız... Lütfen içeriye gelin de sizlere bir şeyler ikram edeyim...'
'Evin erkeği içerde mi?' Diye sorar adamlar.

'Hayır, der kadın. Şu an evin dışında.'

'O evde olmadığı sürece bizim bu eve girmemiz mümkün değil...' diye cevap verirler.

Akşam olup kocası eve döndüğünde kadın olanları anlatır.

'Peki, onlara söyleyebilir misin, der adam. Ben evdeyim artık, bu eve gelebilirler...'

Kadın dışarı çıkıp bu kişileri içeri davet eder. Ama bu defa da;

'Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz' der yaşlı adamlar.

Kadın öğrenmek ister;

'Niye giremezsiniz?..'

İhtiyarlardan biri açıklar:

'Onun adı ZENGİN, der bir arkadaşını göstererek. Diğeri BAŞARI... Ben ise SEVGİ...'

Sonra ekler; 'Şimdi içeri gir ve kocanla konuş. Hangimizi evinizde istersiniz?..'

Kadın içeri girip söylenenleri kocasına anlatır. Adam duyduklarıyla neşelenerek;

'Ne güzel, der. Madem öyle, Zengin'i içeri çağıralım ve evimizi zenginlikle doldursun...'

Karısı itiraz eder;
'Canım, niçin Başarı'yı çağırmıyoruz?'
Bu sırada, evin diğer köşesinde bulunan gelinleri konuştuklarını duyar. Koşarak gelir ve kendi fikrini söyler;

'Sevgi'yi çağırsak daha iyi olmaz mı? Evimiz sevgiyle dolar!..'

'Gelinimizin teklifini dikkate alalım, der adam karısına... Dışarı çık ve bizim misafirimiz olması için Sevgi'yi davet et.'
Kadın dışarı çıkar ve yaşlı adamlara sorar;

'Hanginiz Sevgi idi? Lütfen içeri gel ve misafirimiz ol...'

Sevgi ayağa kalkar ve eve doğru yürümeye başlar. Fakat diğer iki yaşlı adam da onu takip ederler... Kadın şaşırmış bir halde Zengin ve Başarı'ya sorar;

'Ben sadece Sevgi'yi davet ettim, siz niye geliyorsunuz?'
Zengin ve Başarı bir ağızdan cevap verirler:
'Eğer Zengin'i ya da Başarı'yı davet etmiş olsaydın diğer ikisi dışarıda kalırdı. Ama sen Sevgi'yi davet ettin... O nereye giderse biz de ardından oraya gideriz. Çünkü nerede Sevgi varsa, orda Başarı ve Zenginlik de vardır!..'

 

HERKES İÇİN BİRAZ MUTLULUK

 

Jerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriydi.

Keyfi her zaman yerindeydi.

Her zaman söyleyecek olumlu bir şey bulurdu.

Hatta bazen etrafındakileri çıldırtırdı bile.

Bu adam, bu halde bile nasıl iyimser olabiliyor?

Birisi nasıl olduğunu sorsa;

"Bomba gibiyim" diye yanıt verirdi hep..
"Bomba gibiyim." Jerry bir doğal motivasyoncuydu...
Yanında çalışanlardan biri, o gün, kötü bir günündeyse,
Jerry yanına koşar, duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı.

Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni...

 

Bir gün Jerry'ye gittim.

Anlayamıyorum dedim..

 

Nasıl olur da, her zaman,

her koşulda bu kadar olumlu

bir insan olabiliyorsun...

Nasıl başarıyorsun bunu?

Her sabah kalktığımda kendi kendime Jerry bugün iki seçimin var:

Havan ya iyi olacak,

 ya kötü.. derim.

Havamın iyi olmasını seçerim.

Kötü bir şey olduğunda gene

İki seçimim var:

Kurban olmak,

ya da ders almak.

Ben başıma gelen kötü şeylerden

ders almayı seçerim.

Birisi bana bir şeyden şikâyete geldiğinde,

gene iki seçimim var..

Şikâyetini kabul etmek ya da ona

hayatın olumlu yanlarını göstermek.

 

Ben hayatın olumlu yanlarını seçerim.

Yok yahu, diye protesto ettim.

Bu kadar kolay yani?

Evet..

Kolay dedi Jerry..

 

Hayat seçimlerden ibarettir.
Her durumda bir seçim vardır.

Sen her durumda nasıl davranacağını seçersin.

Sen insanların senin tavrından nasıl
etkileneceklerini seçersin.

Sen havanın, tavrının iyi ya da

kötü olmasını seçersin...
Yani sen, hayatını nasıl yaşayacağını seçersin!..
Jerry'nin sözleri beni oldukça etkiledi.

Onu, uzun yıllar görmedim.

 

Ama, hayatımdaki talihsiz olaylara dövünmek
yerine, seçim yapmayı tercih ettiğimde

hep onu hatırladım.

Yıllar sonra, Jerry'nin başına çok tatsız bir şey geldi.

Soygun için gelen hırsızlar, paniğe kapılıp,

Jerry'yi delik deşik etmişler...

Ameliyatı 18 saat sürmüş,

haftalarca yoğun bakımda kalmış.

Taburcu edildiğinde,

kurşunların bazıları hala vücudundaymış.

Ben onu, olaydan altı ay sonra gördüm.


Nasılsın? diye sorduğumda,

Bomba gibiyim dedi. Bomba gibi.

 

Olay sırasında neler hissettin Jerry, dedim.

Yerde yatarken,

iki seçimim var diye düşündüm..

Ya yaşamayı seçecektim, ya ölümü..

Ben yaşamayı seçtim.                                                          

Korkmadın mı, şuurunu kaybetmedin mi !?


Ambülansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı.

Bana hep, İyileşeceksin merak etme dediler.

Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla
sürerlerken, doktorların ve hemşirelerin yüzündeki
ifadeyi görünce ilk defa korktum.

Bu gözler bana; Bana adam ölmüş diyordu.

 

Bir şeyler yapmazsam,

biraz sonra ölü bir adam olacaktım gerçekten..

Ne yaptın? diye merakla sordum..


Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak
herhangi bir şeye alerjim olup olmadığını sordu..

 Evet diye yanıt verdim..Var..

 Doktorlar ve hemşireler merakla sustular..

Derin bir nefes alarak kendimi
toparladım ve bağırdım:

Benim kurşunlara alerjim var !..

Doktorlar ve hemşireler gülmeye başladılar.

Tekrar bağırdım..

Ben yaşamayı seçtim.

 

Beni bir canlı gibi ameliyat edin.

Otopsi yapar gibi değil..

Jerry, sadece doktorların büyük ustalıkları
sayesinde değil, kendi olumlu tavrının büyük katkısı ile yaşadı.

 

Yaşaması bana yeni ders oldu.

Her gün, hayatımızı dolu dolu yaşamayı

seçme şansımız ve hakkımız olduğunu ondan öğrendim..

Ve her şeyin kendi seçimimize bağlı olduğunu..

 

Bu yazıyı okudunuz.

Şimdi iki seçiminiz var:

  1. Unutup gitmek.
  2. Kesip saklamak, fotokopisini çıkarıp, dostlarınıza dağıtmak.

 

 

Hayal ve Gerçek

 

Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası.

 

Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi. Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi...

 

İki gün sonra ödevi geri aldı. Kâğıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir “ ve “Dersten sonra beni gör”, uyarısı vardı.

 

-         Neden 0 aldım, diye merakla sordu hocasına çocuk.

-         Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal, dedi hocası.

-         Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkânsız. Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm.”

 

Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı.

 

-         Oğlum, dedi babası; “Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!”.

 

Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına .

 

-         “Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin... Ben de hayallerimi...”

 

 

(Yılmaz, Hasan. Öğretmenim,Lütfen Bu Kitabı Okur musun!, Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya, 2002.)

 

 

 

 

“Her insanın gönlünde bir hazine saklıdır, önemli olan o hazineyi bulup çıkarmaktır”

 

 

 

 

 

 


Bugün 3 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!
Örnek Çalışmalar



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol